Ana sayfa » Anne nereye gittin?
Esra Şahin

Anne nereye gittin?

  • 5 sene önce
  • 3Dakika
  • 712Sözcük
  • 51Görüntülenme

2017 Sony Dünya Fotoğraf Yarışmasında Ren Shi Chen tarafından çekilen ve odağında çocuk olan fotoğraf, yarışmada kendi alanında dünyada üçüncü oldu. Fotoğrafları incelerken beni etkileyen bu karenin hikayesini merak ettim ve araştırdım. fotoğrafın beni götürdüğü yer oldukça önemliydi, bu yüzden fotoğrafın hikayesiyle başlayalım.

Çocuğun kim olduğunu  bilmeden fotoğrafa bakıp betimlersek: çocuğun solunda Çin Kominist Partisi’nin ve Çin’in kurucusu Maho Zedong, sağında  alman filozof Karl Marx ve bunların ortasında Çin komünist bayrağını görüyoruz. Fotoğrafta irdelenmesi ve üzerine derin düşünülmesi gereken bir tablo görünüyor. Çocuğun burada bir gücü var mı? Çocuk güçlüyse arkasındaki öncülerden ya da bayraktan mı alıyor bu gücü? Çocuk fotoğrafın neresinde? Tartışılabilir… Çocuğun yerde bulunan The Walt Disney Company’nin sembolü haline gelmiş  ‘Mickey  Mouse’ baskılı çantası kendisine ait değilmiş gibi. Tahtaya yazı yazmak için üstüne çıktığı sıra, boyundan büyük işler yapması gerektiğini ve bunun için kendisinin zorlandığını anlatıyor sanki. Tüm dünyada dersliklerin vazgeçilmezi haline gelen ama bir yandan da bize sanki karamsarlığı anımsatan kara tahta, çocuğun aslında hayallerini yansıtan resmi gösteriyor. Kara tahtada kendisini çizen çocuk, kendisine sınır çizmediği, sonunu bilmediği ve belki de sınırını koymaya korktuğu bir yolun başında yürüyor.  Çocuğun, tahtadaki yazıdan ne aradığını anlayabiliyoruz. çocuk, tahtaya şunu yazmış; “Anne nereye gittin?” 

Annesini tahtaya çizdiği yolda yürüyerek hayallerinde arayan bu kız çocuğu, henüz altı yaşında. Ailesi tarafından terk edilmiş bu çocuk, okulunu belki evi olarak görüyor, belki hayallerinde yaşattığı evinde ailesiyle yaşıyor; bilinmez… Onu şanslı kılan bir fotoğrafçının fotoğraf karesine girip bir başka ülkede de olsa bize kendini fark ettirmesi ve kendi gibi kimsesiz çocuklar üzerinde düşünmeye sevk etmesi. sessizce, korkan gözlerle bakıp milyonlarca çocuğun çığlığını barındırıyor gibi. Çünkü ne o ülkede sadece kendisi terk edilmiş ne de dünyada… 0, aslında ailesi tarafından kaderine terk edilmiş milyonlarca çocuktan sadece biri. Tebessüm bile etmeden, sanki kameraya bakan o değilmiş gibi…  İçinde yer aldığı kareye ait değilmiş gibi… Belki hayata dair güvensizliğinden belki de yalnızlığından…

2015 yılında Çin’in Gansu eyaletinde çekilen bu fotoğraf, ebeveyni şehre taşınan ve kırsalda kalmış çocukların yaşadıkları zorlukları anlatıyor. Çeşitli zorbalıklara maruz kalan bu çocuklardan pek çoğu, yaşadıklarını kimseye anlatamamakta. şiddete maruz kalan çocuklar, genellikle, yaşadığı sorunu anlatmıyor.  çocuk suçluların %70’ini, bütün şiddet olaylarının da %5’ini terk edilmiş çocuklar oluşturuyor. Fotoğraftaki çocuk, aslında Çin’de ailesi tarafından terk edilmiş, bir aile özlemi çeken, şiddete maruz kalan, aynı zamanda şiddet eğilimi gösteren bir kısım çocuğun hikayesiymiş. Çin’de çocukların yaşadıklarını resmeden bu kare oldukça bilindik.

Fotoğrafı yorumlayıp hikayesini de irdeleyince bir çocuk için ailenin ne kadar önemli olduğunu ve aile kavramının aslında toplumdaki şiddetten tutun da, suç oranlarını ciddi oranlarda etkileyebileceğini çıkarabiliyoruz. Aslında biz bu fotoğrafta çocukların terk edildiğinde ne kadar farklılaşabileceğini görüyoruz. güvensiz bir ortamda bulunan çocuklar, sosyal devletin kurumlarınca korunmadıkları vakit kaçınılmazcasına kriminal çetelerin eline düşüyor. Kriminal çeteler yanında kimi ideolojik gruplar da eleman ya da militan devşirebiliyor çocuklardan. Çocuk aslında güvensiz bir ortamda, güven aradıkça savrulduğu nokta toplumun zararına da olabilir. Çocuğun çantası, elbisesi, botu, montu, bakışı, kimliği ve kişiliği kedisine ait olmayabilir.

Fotoğrafın bize verdiği mesaj, kimsesiz çocukların kendisine ve topluma yabancılaşması sonucunda, kaybettiğimiz sadece çocuğun ailesi değil, kaybedilen çocuğun değil toplumun geleceğidir.

Esra Şahin

"Eğitim Notları"

İnönü Üniversitesi Sınıf öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2011 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi bölümünden yüksek lisansını tamamladı. Şu an Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümü üçüncü sınıf öğrencisidir. Bir devlet okulunda öğretmenlik yapmaya devam etmektedir.
Düzenli olarak Eğitişim Dergisi’ne yazılar yazmaktadır ve Classloom Blog’da yazardır. Alternatif eğitim sistemlerine ilgi duymakta ve bu konuda yazdığı ‘A.S.Neill’in Alternatif Eğitim Sitemleri Üzerine Görüşlerinin Summerhill Okulları Üzerinden Değerlendirilmesi Projesi’ bulunmaktadır. Avusturya’ya gidip montessori ilkokulu, pikla anaokulu, waldorf ortaokulu, demokratik ilkokul ve orman anaokulları konusunda eğitim almış ve gözlemlerde bulunmuştur. 2017 yılında ise Finlandiya eğitim sitemini incelemek için Finlandiya’ya gidecektir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda tiyatro lideridir. Bir dönem kamplarda tiyatro liderliği yapmıştır.
Suriyeli mülteci öğrencilerin eğitimini konu alan ve hazırlayıp yürütücülüğünü yaptığı ‘Seni Kendi Dünyamda Kucaklıyorum’ isimli proje ile İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Eğitimde İyi Örnekler Sergisi’ne girmeye hak kazandı ve ödül aldı.
Bir dönem ‘İstanbul Türkiye İçin Okuyor’ projesi kapsamında yetişkinlere okuma yazma kursları açmış ve yaptığı çalışmalardan dolayı ödüllendirilmiştir.
TEMA vakfı gönüllüsü ve temsilcisidir. Çocuklara gönüllü doğa eğitimleri vermekte ve etkinlikler düzenlemektedir.

Yorum Bırak

Yorum yapmak için tıkla

Sponsorlu Bağlantılar