Ölümün soğukluğu çok ağırdır, o ağırlığı tarif etmek zor… Ağırlık birden üzerinize çöker bir bina misali…. Çöküşün hakimiyetinden kurtulmak sapasağlam...
Siyahlarla doldurduk hayatı, beyazları göremez olduk. Nerede bu beyazlar, nereye kanatlandılar? Yoksa beyazlara filtre mi uygulandı? İçimiz o kadar karardı...
Her yıl yeni umutlar, yeni planlar… Bir kez daha kapımızı çaldı yeni yıl ve içeriye aldık. Almasa mıydık? Almasak ne olurdu siye düşünenler olmuştur elbet… Her ne olursa olsun kucaklamak gerek. Onu bir enerji olarak görüp görmememiz yalnızca bizim elimizde. Çünkü ne düşünüyorsak o vuku buluyor hayatımızda… Doğru bir forma...
Rüzgâr ile savrulan solmuş sonbahar yaprakları gibi Ben de savruluyorum oradan oraya… Nereye gideceğini bilmeden akıyorum boşluğun içine doğru Tıpkı...
Bazen hayatı tersten yaşamak düz yaşıyor olmaktan daha kârlıdır. Çünkü benim gibiler sadece gecelerin ıssızlığında üretebilenlerdir.O kadar alışmışım ki, gürültüsüz...
Dünyaya gözlerini açan bir bebek gibi ne olacağını bilmeden gülücükler saçıyorum etrafa… Masumiyetin krallığında daha yeni doğmuşum Naif duygular içinde çıpınan ufacık bir bebeğim… Dünyadan habersiz bir şekilde anne şefkatiyle başbaşayım Kimbilir belki de başım düşmüş yastığa mışıl mışıl uyuyorum Kötülüklerden uzak bir şekilde… Keşke hep o kadar ufak kalsam!...
Bir gün uyandığımda değişimim çoktan başlamıştı bile… Vahşi kalpli insanların diyarından temiz kalpli insanların diyarına yolculuk yaptım. Bu yolculukta, deneyimlediğim...